3 Ekim 2008 Cuma

S.T.A.L.K.E.R. + Oblivion Lost

Öncelikle bu yazıyı bana bu oyunu ve modu bulaştıran insanlara adıyorum. Oyunu kimden bulduysam o, tanistlin, pixelponny, kavuncu. Monolith sizi nasıl biliyosa öyle yapsın.

Şimdiii (kalacağın yer Avköy:D), nasıl başlasam diye düşünüyorum. Dııııt. Dııt. Dıtdıtdıtdıtdıt. Tamam. Düşünmedim aslında sadece böyle şeyler yazdım. Ama su kaynadı, kahvemi hazırliym geliym.
Geldim.

Başlayalım bakalım. STALKER, bir FPS, ancak bolca RPG öğesi taşıyor. RPG öğesi denince akla gelen şey tabi hemen tecrübe kazanma, gelişme falan oluyor. Yok canım. Öylesi yok. RPG öğesinden kastım, belli bir serbestlik düzleminde kendi yolunu çizebilme, görevler alma ve ödüllendirilme. Yoksa karakter oyunun başında da sonunda da aynı. Farklı şey, elindeki silah, üstündeki zırh ve belindeki zavazingolar oluyor. Oblivion Lost ise bir STALKER modu. Ancak oldukça büyük bir mod ve pek çok modun özelliklerini alıp birleştirmiş adamlar, oldukça kapsamlı ve buglardan da bayağı temizlenmiş bir hale getirmişler. 2.x serisini oynuyorum, şimdiden söyleyeyim. Oyunun vanillasını bitirmedim, bir yerde bırakıp, patchleyip bir de mod kurdum ve öyle oynadım. O yüzden pek çok şey vanilla da var mı yok mu bilmiyorum. Bu yazı da STALKER+OL 2.x üzerine işte.

Neyse, nedir peki STALKER? STALKER, hayali bir gelecekte geçiyor. Bu evrene göre Çernobil'de ikinci bir nükleer facia yaşanıyor, fakat bu sefer sonuçları farklı oluyor. Nükleer Santral merkezli bir bölge oluşuyor, ki bu bölgeye The Zone diyoruz, ve bu bölgede accayip olaylar vuku buluyor. Çeşitli mutantlar, anomaly adı verdiğimiz anormal oluşumlar... Aslında bir süre kimse yaklaşmaya cesaret edemiyor. Ancak daha sonra birileri buraya girmeyi akıl ediyor. Girip burada oluşmuş radyoaktif maddeleri buluyor, ki bu maddelere artifact diyoruz. Bu maddeler tabi ki el altından satılıyor ve bilim adamları ve/veya koleksiyoncular inanılmaz paralar ödüyorlar. Durum böyle olunca, daha fazla insan girmeye başlıyor. Arttıkça artıyor sayı, ve sonunda Zone içinde kendine has bir sosyal yapıya sahip oluyor. Oyunumuz bu zamanlarda geçiyor. Zone'un, tabir-i caizse genel bakireliği bozulmuş, ancak halen pek girilmeyen ya da efsanelerle anılan bölgeleri var (özellikle merkeze yakın kısımlar). Zaten daha detaylı anlatacağım dünyayı, bu bir ön bilgi olsun.

Sıkıcı detayları hemen anlatıp geçeyim. Oyunun grafikleri teknoloji kölesi değilseniz son derece yeterli. Optimizasyonu pek iyi değil gibi, ancak yine de gayet oynanıyor. Sesler oldukça iyi, seslendirmeler kalbinizi kazanıyor, yine anlatıcam bunu da. Arabirim falan da fena değil. Genel olarak daha rafine edilebilecek bir oyun, hani bir Blizzard Touch iyi gidermiş, ama çekilemeyecek kadar kötü falan değil. Ancak sistem seçiyor dediler, bilemiyorum.

Gelelim güzel kısımlara. Laf lafı açsın, karakterden gireyim. Karakterimiz, "Marked One", bir Stalker, hatta koluna da damga vurmuşlar S.T.A.L.K.E.R. diye. Başka bir Stalker tarafından, hepsinin ölü olması gereken bir grup cesedin arasında hayatta bulunuyor ve Sidorovich isimli tüccara götürülüyor. Sidorovich gibi tüccarlar, Zone'da önemli bir yere sahipler, zira dış dünyayla bağları var. Stalkerlar artifactleri bulup bu amcalara satıyorlar, bu amcalar da dışarıdan onlara silah, zırh, yiyecek falan temin ediyor. Karakterimizin özellikleri az: taşıyabildiği ağırlık, health regeneration ve resistancelar var. Ağırlık kapasitesi değişmiyor, ta ki Exoskeleton denen destekli zırhları bulana kadar. Böyle bir zırh giydiğinizde 20-30kg falan artıyor (normalde 50, OL'da 80 zırhsız) health regen ve resistancelara gelince. Giydiğiniz zırh size resistler veriyor ve artifactleri kemerinize takarak health regen ve ek resistancelar kazanabiliyorsunuz. Başka da bi değişken yok zaten.

Silahlar
Gelelim oyundaki oyuncaklarımıza... Elinize geçirebileceğiniz silahlar arasında Ak-74, AN-94 Abakan, FN F2000, SIG SG-550, H&K G36 gibi daha bir assault amaçlı tüfekler, VSS Vintorez, Dragunov SVD gibi "sniper" aletler, SPAS-12 gibi shotgun türevleri ve desert eagle'dan fort 12'ye pek çok tabancanın yanısıra kullanımı daha kısıtlı RPG-7 gibi oyuncaklar bulmak mümkün. Mermileri ortak ve farklı olan silahlar bulmak mümkün. Örneğin AK-74 ve AN-94 türevleri aynı mermileri kullansa da, H&K G36 için bu mermiler işe yaramıyor. Bunun yanısıra modifiye silahlar da oyunda mevcut. Bu modifikasyon bazen daha hızlı ateş etmek, bazen çıkarılamaz bir susturucu ya da grenade launcher olabildiği gibi, farklı mermileri kullanmak üzere değiştirilmiş silahlar da var. Kendiniz de çeşitli susturucu, dürbün ve grenade launcherlar bulup silahlara monte edebilirsiniz, ancak her silah böyle eklere açık olmadığı gibi, örneğin Nato silahlarına göre yapılmış bir dürbünü Ak-74'e yerleştirmeniz de mümkün olmayacaktır. Örneğin ben ilk oyunda hızlı ateş eden bir AK-74U bulmuştum, alete susturucu, dürbün ve launcher ekledim, cillop gibi oldu. Şimdiyse farklı silahlar kullanıyorum. Eğer bu silahlar yetersizse, Arsenal modunu da kurabilirsiniz.

A-Life&Dünya
Stalker, Alife denen sistemi kullanıyor. Bu sistem sayesinde, siz orada olsanız da olmasanız da, NPCler her bölgede çarpışıyor, dinleniyor, hareket ediyorlar. Bunun üstüne bir de rasgele olaylar eklenince, ortalık iyice şenleniyor. Bir bakıyorsunuz, ilk kampa askeri güçler baskına çıkmış; ya da mutantlar bir stalker kampına saldırmışlar. Daha sonra döndüğünüzde o kampta bir kaç stalker ve etrafta cesetler buluyorsunuz. İleride tekrar geldiğinizdeyse mutantlar ve stalker cesetleri. Güzel kısmı, scripted olmaması. Yani her seferinde değişiyor olaylar. Bu olaylara katılmak ya da katılmamak elinizde. Bir grup mutanta karşı küçük bir kampı korumak eğlenceli olsa da, sizi gördüğü yerde mıhlayacak haydutların mutant köpek ve kurtlarca öldürülüp, hayvanların cesetlerini sürüklemesini izlemek de insana sayko kilır bir haz verebiliyor. Zaten Alife, oyunu diğerlerinden ayıran keyifli yönlerinden. Yoksa dümdüz görev yaparsanız oyunu saatler içinde bitirmeniz işten değil. Ancak oyun size rol yapma, gezme, yağmalama ve bunları dinamik bir ortamda yapma şansı tanıyor. Tabi boş boş dolanmak bir yerden sonra sıkabilir, ancak oyun size amaçlar sunuyor. Belli kişilerden alacağınız görevler sizi Zone'un çeşitli bölgelerine yollayabildiği gibi, öldürdüğünüz Stalkerların üstünden çıkan bilgilerle de sakladıkları eşyaları bulabiliyorsunuz. Bu bilgiler haritanıza konuyor, üstüne getirince "Şurada bir kayanın altına sakladım herşeyi" gibi bir not görüyorsunuz. Sırf bu yağmayı toplamak bile zaman alıyor. Görev alırsanız zaten geziyor dolaşıyorsunuz. Üstünde bir de artifact toplamak için gezmek mümkün. Bu artifactleri satmak ya da kullanmak da size kalmış.

Artifactler&Anomalyler
Artifactler, Zone'da ortaya çıkan radyoaktif maddeler. Anomaly'lerse, bu artifactleri doğuran, fenomenler. Ancak gözlerinizle etkilerini görüyor, hatta acısını hissediyorsunuz. Örneğin burner isimli anomaly, yerden yükselen bir gaz sızıntısı ya da ısı haresi gibi farkedilebilir ve yaklaşıldığında etrafa ateşler saçar. Öte yandan whirligig kendisine yaklaşıldığında belli bir alandaki herşeyi çekip, tek bir noktada sıkıştırıp patlatır. Ateşlerden korunmak ya da whirligig çekmeden koşup kaçmak mümkün olsa da, yanlış zamanda yanlış yerde olup bir anomaly'ye kurban gitmek hiç de zor değil. Zone'da dikkatli olmakta fayda var. Bu anomalylerin bir olayı da, dediğim gibi artifact oluşturmaları. Örneğin burner'dan droplet, fireball ve bir tane daha artifact oluşuyor. Artifactlerin avantaj ve dezavantajları var. Bu dezavantaj bazen kanamaları artırma ya da mermilere karşı direnci düşürme olduğu gibi, bazen de doğrudan radyoaktivite olabiliyor. Bunu karşılamak için de radyoaktiviteyi düşüren bir artifact takmanız gerekecek. Aynı zamanda çeşitli yerlerden (görev veya loot gibi) bulabileceğiniz recipeler sayesinde artifactleri değiştirmeniz ya da birleştirmeniz de mümkün. Ortaya çıkan artifactler bazen eskisinin bir üst versiyonu, bazense yepyeni özelliklere sahip oluyorlar. Kullanmadıklarınızı ister bu sebeple tutabilir, isterseniz satabilirsiniz.



Peki oyunu güzel kılan nedir? Yani kemere artifact takıp bonus almak falan hoş, ortam da hoş da.. nedir?
Bi ara devam ederim, uykum geldi. Siyu.

Hiç yorum yok: