16 Kasım 2008 Pazar

İnfazcı No 14

Dün akşam İzmir Sanat'taydık, EMO sağolsun (Elektrik Mühendisleri Odası olan). İnfazcı No 14 isimli oyunu izledik. Utanarak söylemeliyim, uzun zamandır tiyatro oyunu izlememiştim. İyi bir başlangıç olduğuna inanıyorum.
Savaşa düşen bir sivilin düşüncelerini anlatıyor oyun. Tek kişilik ve kanımca çok da güçlü bir oyun olmuş. Üstüne düşünülmesi gereken bir oyun, özellikle hoşgörünün her gün daha da azaldığı, insanların savaşa, "vatanı için ölmeye" anlaşılmaz bir fanatizm içinde istekli oldukları bu günlerde; çok daha önem kazanıyor.
Şansınız olursa izleyin, izletin, konuşalım.

Fallout 3 - Bu yazı SPOILER içerir!

Eveeet. Gelelim fasülyenin faydalarına.
Fallout 3!
Çıkmadan en çok konuşulmuş oyunlardan biri olduğu kesin. Hatta adı duyulduğunda bile yeterince kasırga etkisi yaratmıştı. Konuya çok yakın olmayanlar için (hoş yeterince yakınsa durumu biliyordur, bilmiyorsa da muhtemelen ilgilendirmiyordur), bu kasırgaların sebebi eski oyunlarla karşılaştırılmasıydı.
Zira Fallout 1, CRPGler arasında yeri tartışılmayacak kadar ayrı olan, masaüstü tadını en iyi veren oyunlardan birisidir, hatta bana sorarsanız bu konuda en iyidir, en iyi CRPGdir. Fallout 2 de Fallout 1'in bıraktığı yerden almış, hem oyun yapısını hem de konuyu ileri götürmüştü. Ne var ki zaman ne Interplay'e, ne Black Isle'a iyi davrandı, Interplay yaptığı tercihlerle battı; Black Isle ise bu sıkışıklıklar sırasında dağıldı, gitti. Black Isle tarafından yapılmakta olan Van Buren Project (Fallout serisinin sıradaki oyunu) ise arada kaynadı. Youtube'de Van Buren Project'ten görüntüler içeren ve arkada.. sanırım "Dream a little dream of me" çalan video eminim her Fallout-severin tüylerini diken diken etmiştir.
Ancak daha sonra bir gelişme oldu (hatta aslında bakarsanız, van buren project yanılmıyorsam bu gelişme olduğu sıralar, hatta sonrasında öğrenilmişti), Bethesda Softworks, Fallout'un haklarını aldı ve yeni Fallout oyununu yapmaya koyuldu. Bethesda 90larda başlattıkları Elder Scrolls serisiyle RPG dünyasına hiç de yabancı olmasa da, Fallout serisi fanlarını bir endişe aldı. Zira özellikle Elder Scrolls'un sonuncusu olan Oblivion'ın yapısı, Fallout serisi ruhuyla hiç uyuşmuyordu. Fallout 3 hakkında ilk su yüzüne çıkan bilgiler ve açıklamlar da, fanların kaygılarını haklı çıkarmakla kalmamış, bir sonraki seviyeye taşımıştı. Oyunun konsollar için yapılacağı bilgisi de eklenince, fanlar iyice üzülmüş ve öfkelenmişti. Zira herhangi bir oyun değil, Fallout serisiydi söz konusu olan!
Zaman içinde Bethesda pek çok değişiklik yaptı, bir grup öfkeyle ne olursa olsun Bethesda'yı karalarken, başkaları Bethesda'dan ne çıksa yiyecek konumdaydı. Benim de içinde bulunduğum diğerleriyse, Bethesda'nın Fallout serisine bir "spiritual successor" yapamayacağını farketmiş, kabullenmiş ve oyuna "Fallout 3" yerine "Fallout: Adventures" gibi bir gözle bakmaya başladı. Neyse, gel zaman git zaman, arada tartışmalar devam etti ve sonunda Fallout 3 piyasaya sürüldü.
Veni, vidi, vici. Buldum, oynadım, bitirdim. Peki sonuç?
Sonuç.. anlatayım.

Grafiklerle başlayayım. 2gig ram, dualcore işlemci (2.6ghz) ve çakma ATI Radeon HD2400 PRO kartımla, grafikleri kısmen kıstım (mesela AA kapalıydı, çözünürlük fena değil ama detaylar düşüktü, ha, bir de HDR açıktı ) sorunsuz oynadım, arada kastıysa da iyiydi. Ve grafikler gayet güzeldi. Daha yüksek seviyelerde nasıl oluyor bilemiyorum, ama bu kadarı yeterli ve doyurucuydu. Güzel ışıklandırmalar, güzel patlama efektleri var. Bunun dışında dünyayı da oldukça vermiş; herşey paslı, dağınık, yıkık. Bethesda bu konuda benden tam not aldı diyebilirim.

Seslerle devam ediyorum. Oyunda radyo açabiliyorsunuz, Galaxy Radio News'ta "oldies but goldies" tadında müzikler, size eşlik edebilir, gerçi ben çoğu zaman açmadım. Her karakter seslendirilmiş ve oldukça başarılı, insanların konuşmalarını duymak güzel. Bunun dışında (feral) ghoulların anlamsız çığlıkları, mutantların öfkeli tehditleri ve merclerin savaşırken attıkları laflar da savaşları oldukça keyifli kılıyor. Yine iyi bir notla geçiyor B.

Gelelim diğer öğelere.

Savaşlarla başlamak istiyorum, zira en tartışmalı konulardan biri buydu. Oyunu oynamaya başladığımda alışma kısmı çok kısa oldu real-time için, sorun yaşamadım. Real-time oynarken, fareyi düşmana götürüyorsunuz, sonra tıklayıp bilgisayara bırakıyorsunuz geri kalanı. Yeteneğinize ve crosshair'in yerine göre vücudun özel bir noktasına gelebiliyor ya da dağa taşa sıkabiliyorsunuz. Hani kafa tarafına tutarsanız crosshairi, kaçırma şansınız daha çok ama vurursanız da şahane oluyor. Öte yandan gövdeye tutarsanız muhtemelen vuruyorsunuz ama o kadar etkili olmuyor. Aaa ne güzel ya dedim, çok mantıklı. Hele VATS'ı ilk gördüğümde, "oooohaaaaaaaaaaaaaaaaaa" diye Radroach'un (farelerin yerini almış diyebiliriz Radroachlara. Moleratler var ama biraz pig rat tadındalar, hiç büyük mole ratle karşılaşmadım) ölümünü izledim. VATS nasıl çalışıyor? VATS tuşuna basıyorsunuz, zaman duruyor. Action pointiniz belli, aginize bağlı bir sayı (ve action boy/girl perkiyle de artabiliyor). Bu point sayısıyla kısıtlı olmak üzere (action pointler kısa süre içinde doluyor, durmadan kullanamasanız da bir savaşta bir çok kez kullanabiiyorsunuz) saldırı yapıyorsunuz. Saldırı sayınız aynı zamanda silaha bağlı. Örneğin minigunla ateş etmek, 10 mm tabanca ile ateş etmeye nazaran daha fazla action point harcıyor. Bu saldırılar sıra halinde tutuluyor. Örneğin önce şu gücü azalmış mutantın kafasına, sonra yandaki mutantın silahına 2 el, sonra da sağdan gelen robotun gövdesine bir el şeklinde seçiyorsunuz. Hedefler arasında hareket tuşlarıyla geçiyorsunuz, bir hedef seçildiğinde de crosshairi getirdiğiniz yere göre size vurma şansınızı söylüyor. Genel olarak iki kol, iki bacak, gövde ve bir veya iki "hassas" nokta oluyor. İnsanlar için bu hassas nokta "kafa" iken (göz yok artık), dev karıncalar için kafanın yanında bir de "anten" var ki, hiç yapmadım ama cripple ederseniz algıları karışıp ne görürse saldırıyormuş (şahane fikir kanımca). Vurma şansınız neye bağlı? Öncelikle kullandığınız silahın yetenek puanına. 15 skill puanıyla ateş etmekle, 80 ile ateş etmek arasında fark var. Sonra yanılmıyorsam eğildiğinizde vurma şansınız daha fazla. Sonra bazı perkler yine vurma şansınızı artırıyor. Son olarak size dönük olması, siper alması da etkiliyor. Güzel olmuş bu, Fallout 2 boyutlu olduğundan hedef ateşlerde adamın görüş alanınızda olması yeterdi, artık mesela bir metal kolonun arkasında olması yüzünden kafasına vuramadığınız oluyor ama kolunu parçalayabiliyorsunuz tabi. Ayrıca her noktaya vuruşun bir avantajı var. Gövdeye vuruşun genel avantajı, vurmanın kolay olması, ne de olsa kocaman bir kısım, kaçırmak zor. Kolundan vurduğunuz karakterler silahlarını yere düşürebiliyorlar, bacağını cripple ederseniz yavaşlıyorlar; hele iki bacak alırsanız iyice rezil rüsva halde topallıyorlar. Kafa kısmını cripple etmek algılarını dağıttığı gibi genelde en çok hasarı da veriyor. Cripple etmekten kastım şu. Her bölgenin belli bir hitpointi var, yeterince hasar verirseniz, devredışı kalıyor ve sanırım aldığı hasar da artıyor. Bu vuruşların sonuçlarını karşınızda görmek de gerçekten çok hoş. Head cripplelarda kanlar içinde kalan kafalarını şöyle bir suratlarını tutup, sallanıp kendilerine gelmeleri; bacağı yaralananların topallaması vs. Ah bir de silahı vurabiliyorsunuz ki bu konuda en güzel anım "o bombayı elinde patlatırlar bebeğim, literally" diye VATSta vurduğum Talon Corp Mercenary'dir. Parçaları wastelande dağıldı. Heh-heh. Bu arada VATSta ateş ettiğinizde sağlam bir dramatizasyonla izliyorsunuz olanları. Yukarda verdiğim örneğe gidelim. 4 el ateş emri verdiniz ve VATS'ı sonlandırdınız diyelim. Kamera karakterin yanına gidiyor, karakteri ateş ederken görüyoruz, sonra birden mutanta geçiyor ve kafasının dağılışını izliyoruz. Sonra karakter dönüp diğer mutanta iki el ateş ediyor, zaman yavaşlamış halde mutantın acı içinde haykırışını duyuyoruz, son olarak robota dönüyor karakter, bir kere daha ateş ediyor, kamera merminin arkasından ilerliyor ve merminin robota girmesiyle real-time'a geri dönüyoruz.

Çok eğlenceli görünüyor değil mi? Gelelim eleştirilere:
VATSla başlıyorum.
1. VATS sadece ve sadece ateş etmeye yarıyor. Hareket etmek yok. Silah değiştirmek yok. Ve ardarda komutları vermeniz ya da bir komut verip, bekleyip, sonucu görüp, silah değiştirip, vatsı tekrar açıp tekrar komut vermeniz gerekiyor. Hani "şu iki mutanta bir bomba atayım, sonra dönüp sağdakine ateş edeyim" diye birşey yok. Önce bombayı atmanız, sonra silah değiştirmeniz lazım. Hareket etmek olmadığından "ateş edeyim, iki adım sağa atıp saklanan mutanta vurayım" da diyemiyorsunuz, ateş edip, vats sonucunu görüp, hareket edip, tekrar gitmeniz gerekiyor. Yani VATS bethesdanın yedirdiği gibi turn-based'in stratejik yönünü ya da herhangi bir şekilde derinliğini taşımaktan çoook uzak.
2. Silahların modları yok. Örneğin bir SMG ile ateş edince 3 mermilik bir burst yapıyor. badadadadada şeklinde toplu bir burst ya da tek-mermi modları yok. Bildiğim tek farklı mod sniperla zoom yapabilmek.
3. VATS'tasınız, önde bir mutanta 3 el ateş emri verdiniz. Mutant ilk el sırasında duvarın arkasına geçti. Normalde vurma şansınız sıfır olan birine normalde ateş etmeyi deneyemiyorsunuz. Ama bu durumda karakteriniz durmayı akıl edemiyor ve duvara tüm mermilerini sıkıyor.
4. VATS zamanı yavaşlatsa da olayları yavaşlatmıyor ve siz dramatizasyonları izlemek zorundasınız. Bu da VATS kullanırken hareket etmeyeceksiniz demektir. Hani tamam, ateş ederken nişan alıyordur ve iki ateş emri arasında hareketsiz kalmasını anlarım. Ama son el ateş ettikten sonra karakterim niye karşıdaki adamın ölümünü izliyor? Hayır yandan bir mutant minigunını üzerime boşaltıyor o açıdan.
5. VATS yeterince akıcı değil. Sağ tuşa 10 kere basmanıza rağmen çıkmadığı ya da tıklamanıza rağmen hedefi "seçili" hale getirmediği çok oluyor. Bir de ara emirler (ara emir dediğim garip önemsiz şeyler değil, silah değiştirmek ve yürümek gibi her savaşta bolca olan şeyler) için girip çıkmanız gerekiyor ki, iyice can sıkıyor.
6. Adamın duruşuna göre bazı bölgeleri seçemeyebiliyorsunuz. Hayır, bahsettiğim şey görünmeyen bölgeler değil. Mesela öyle bir durmuş ki, koluyla kafası yanyana. Kafasının etrafında crosshairi dolaştırıyorsunuz ama sürekli kolu hedefliyor. Bir kaç kere başıma geldi çok can sıkıcı.
7. Real-time savaş arada kalmış. RPG desem, tam değil. Zira crosshairi adamların üstüne getirmem gerekiyor, FPS desem değil, zira getirsem de vuramayabiliyorum. Karakterin 10 agi ve 80-90 weapon skilli var ama benim fare yeteneğimle kısıtlı. Normalde çok sorun değil ama sizin aksinize düşmanlar ani sıçramalar yapabiliyorlar. Sıçramadan kastım, birden hızlı hareket etmek. Unreal Tournament oynayanlar bilirler, iki kere sağ yürüme tuşuna falan basınca atlar ya, onun gibi. Ama birden yapıyor bunu Fallout NPCLeri. Hani atlamadan önce yerden güç alma ya da atladıktan sonra kendini toparlama süresi yok. E ben ne anladım bu işten? Real-time savaşlar zor olmasa da arada çok keyifsiz olabiliyor.

Özetlemek gerekirse Fallout savaşları genelde çok eğlenceli olsa da, aynı zamanda pek çok zaman da saçma sapan durumlar veya tasarım eksiklikleri yüzünden sıkıcı, uğraştırıcı ya da "RPG" türüne yakışmayan durumlara dönüşebiliyorlar (RPGden kastım eski Fallout oyunları değil bu arada, derinlikten bahsediyorum).


Gelelim RP öğelerine...
Dünyayla başlıyorum.. Hakkını vermek lazım, Bethesda oldukça geniş bir post-apocalyptic dünya vermiş bize. Oyunu bitirdiğimde level 18 falandım, ne mutanttan ne başka birşeyden korkum vardı (yugioları tek vatsta sorunsuz öldürüyordum, deathclawla karşılaştığımda bile çok sorun olmamıştı ki bir kaç level önceydi) ve buna rağmen bölgelerin yarısına falan hiç uğramamış, kalanların da hepsini tam gezmemiştim. Öte yandan şunu eklemem lazım. Tekrar oynadığımda özel olarak oralara gitmedikçe muhtemelen birşeyler değişmeyecek, zira çoğu yer uzakta. Ha ben freeplay severim, gider gezerim ayrı. Ama demek istediğim, hani ana görevi yaparken çoğu yerden haberiniz bile olmayacak muhtemelen, ya da haberiniz olsa da çok alakasız taraflarda kalacak. Ben genel olarak sevdim, yıkık dünya kendini tekrar ediyor görünse de, bunun sebebi tasarımdan ziyade gerçekten böyle bir dünyanın böyle olmasıdır. Ki dolanırken çok sıkıldığımı söyleyemem. Bethesda bir de güzellik yapıp auto-walk koymuş ki, gerçekten güzel olmuş. Bir bölgeyi keşfettiğinizde (keşfetmek anladığım kadarıyla belirlenmiş bir alana girmeniz demek oluyor) artık haritanın herhangi bir yerinden oraya yolculuk yapabiliyorsunuz. Hiç bir yer çok uzak ve alakasız değil, yani yarı yolda bir yere gitmeye karar verirseniz kaldığınız son noktaya olmasa da yakın bir yere dönebiliyorsunuz, bu da insanı oldukça rahatlatıyor. Washington civarında kurulu olan haritada, bölgenin belli yapıları tabi ki atlanmamış. Bunların bazılarına görevler için gideceksiniz, bazılarınaysa dolanırken denk geleceksiniz. Mesela ana görevlerde uğramadığımız Beyaz Saray'ı bi tarafa geçerken "aaa.. beyaz saray lan bu:DDD" diye farkedip şöyle bir göz atmıştım. Dolanırken etrafa dikkat etmekte de yarar var: Arkanızdan sinsice gelen yu-gi-oh tarafından enseye tokat yememek gibi bir avantajın yanısıra, capitol wastelandsi dolaşan tüccarlar, katılabileceğiniz çatışmalar ve bazen radyonuzda aldığınız bir frekansın kaynağını saptamak gibi durumlar da var. Son olarak su kaynaklarından içtiğiniz su ve öldürdüğünüz yaratıklardan çıkardığınız/satın aldığınız radyoaktif. Her ne kadar bu çok düşük seviyelerde de olsa uzun vadede eğer rad-away almazsanız sorun olabilir (ki zibilyon tane rad-away bulabiliyorsunuz).
Kısacası ben Capitol Wastelands'i sevdim. Gerçi daha fazla açık yol ve daha küçük bir harita alanı işleri kolaylaştırabilirdi; ama bu şekilde daha bir gerçekçi olmuş sanki.

NPC etkileşimiyle devam edelim. Klasik olarak SPECIAL ve skill puanlarınıza göre farklı konuşma seçenekleri çıkabiliyor. Buna ek olarak Karmanız da arada devreye girebiliyor. Tabi Speech en önemlisi. NPCLer genelde yerleşimlerde toplaşmış bulunuyorlar (haliyle). Bunlara ek olarak dediğim gibi dolanan tüccarlar var. Tamir yeteneğine sahip NPCler para karşılığı tamirat yapabiliyorlar, yine bartera göre alım satım işleri falan yapabiliyorsunuz. Seslendirmeler işi keyifli kılıyor ve NPCler genelde hoş hazırlanmış. Bazıları çok klişe tipler, bazıları çok alakasız. Absürd olanlar arada deliler... Oldukça iyi. President Eden'ın kim olduğunu son ana kadar farketmemiştim mesela, öğrenince baktım "..klasik" diye gülümsedim. Öte yandan eden'in yardımcısı eleman, en son öldürdüğümüz, çok boş göründü gözüme. Yani nerede Leu-tenant, nerede bu. Hiç bi derinliğini göremedim. Eden'ı da self-destruction'a 3 karizma ve 20 speech ile ikna edemesem daha mutlu olacaktım. Evet hoş fikir ve "klasik", yani falloutun retrofütürizmine ve atom çağı havasına gitmiş bence, ancak yine de bir master'ın derinliğiyle karşılaştırılamaz. Diyaloglar genelde güzel hazırlanmış ama işte, Black Isle gibi değil. O adamların ince zekasını burada hissedemiyorsunuz. Ama kötü de değiller, genelde az çok doyurucu.

Özgürlük konusu var, evet çok özgürsünüz. Dediğim gibi, yapılacak çok şey var ve bunları bulmak size kalmış. Bunun yanında belli durumlarda iyi/kötü tercihleri yapabiliyorsunuz. Bu tercihlerinize göre karmanız belirleniyor ve karmanızın seviyesinin avantajları ve dezavantajları var. Sizin için hayırlı olan, sizin karma seviyenize yakın adamlarla takılmanız. İyi karmanız varsa mesela, Megatondaki Jericho'yu alamıyorsunuz bile, ama BoS'daki paladin hatun direk katılmak istediğini söylüyor. Slaverlar size surat yapıyor ama pek çok yerde insanlar ününüzden dolayı size yardım etmeye eğilimli oluyorlar. Sonraki karakterimi kötü karmalı yapıp diğer taraflara da bakacağım.

Mekaniklere bakalım bir de. SPECIAL duruyor. Ancak skill-trait-perk sistemi elden geçirilmiş. Traitler artık yok. Benim gibi Gifted alırım yeaa diyip SPECIAL belirlerseniz elinizde patlıyor:P Skiller artık 100 üzerinden ve belli skiller kaldırılmış. Gamble ve Outdoorsman yok mesela. Traps artık exposives olmuş.. Gerisi de aynı gibi. Ha, doctor+first aid birleşip medicine olmuş. Biraz daha derli toplu hale gelmiş, oyuna uygun olmuş. Perklerse her levelda alınıyor ama eskisinden farklılar. Mesela eskiden yüksek seviyelerde alınan SPECIAL artımı daha baştan alınabiliyor. Gifted hüsranına uğrayıp 3 INT ile başladığınızda işe yarıyor, söyleyeyim. Skiller artık gördüğüm kadarıyla bir state bağlılar. Hani eskiden başlangıç skorları (AGI+PER)x2 gibi şeylerdi, tag alırsanız 30? daha eklenirdi ve TAG skiller hızlı artardı. Artık tag skill demek, +15 demek. Zaten max 100. Bir kaç kolda güçlü bir karakter yapmak zor değil, hele INT'iniz düşük değilse ve skill artıran perkü alırsanız. Kitaplar da 1 skill puanı veriyorlar artık ve bol bol bulunuyorlar. Son olarak Bobbleheadler var, bu oyuncaklardan her bir SPECIAL ve Skill için bir tane var ve ilgili SPECIAL'a sanırım +1 veriyorlar kalıcı olarak (hiç SPECIAL bobbleheadi bulmadım), skill için olanlarsa kalıcı +10. maximumlar yine SPECIAL için 10 ve skill için 100, yani bobbleheadleri toplamayı düşünüyorsanız skilleri 90da bırakabilirsiniz. Hatta belli ekipmanlarla daha da az gerekebilir. Örneğin Enclave Officer Hat +5 energy weapons veriyor. Ekipman demişken, her türlü cephane (roketler falan dahil) ve tıbbi ekipman (stimpack, radaway, radx, morfin (medx)) artık hiç ağırlık yapmıyor.

Yine güzel görünüyor değil mi herşey? Oynadıkça değişiyor ama bu düşünceler, bazı eleştiriler oluşuyor insanın kafasında. Onlara gelelim..

Öncelikle mesela çocuklara ateş edemiyorsunuz. "oha manyak mısın" lan demeyin, 39403840985094 fallout oyunumda sadece 1 adet child-killer olmuş karakterim oldu, hani evet, yokluğunu hissetmem fazla, ama önemli olan bir seçenek olarak kaldırılmış olması. İnandırıcılığı bitiriyor. Hadi onu anladım, bir de üstüne ölmeyen NPCler var arkadaş, bu nasıl iş. Adamın kafasına ateş ediyorum, şuurunu kaybediyor. Üstüne bir de kalkıyor ama düşman değil bana. Lan biz demin çatıştık, ben senin kafana shotgun sıktım?! Nasıl yani?!!!
Ol-ma-mış. Tasarım zayıflığı.

Yine sadece belli bir anahtarla açılan kapılar olduğu gibi, oyunun güzel bir detayı olan lockpicking olayını elektronik kapılara yapmak gibi bir durum olması da ayrı bir saçmalık. (hack olayı da yine kendi ekranına sahip, science'a göre kolaylaşıyor, güzel olmuş lockpick gibi) Hani niye? Yani. Yok, küçük detaylar ama atmosferi dağıtıyor.

Başka bir eksiklik, konuşmaların kaydedilmemesi ve hiç bir log ekranı olmaması. Ne combat log var, ne detaylı bilgi ekranı. Ne görüyorsanız o. O kadar. Ne eksik ne fazla. Hadi detaylı bilgiyi bir yere kadar anlıyorum (hoş pipboyda olsaydı bari, orada bile yok, sadece item isimleri var) ama combat log da yok? Kaç damage vurdum lan ben görmek istiyorum. Ona göre silah kullanıcam. Yok. Kare sayıyorsunuz VATSta.

Gelelim Pipboya. Arkadaş, ne pipboymuş. Hayatınızın bayağı bir kısmı pipboy ekranında geçecek söylemedi demeyin. VATSın akıcılığı öldüren hali yetmiyormuş gibi, Bethesda kısayol da koymamış. Gözünü seviym bloodlines'ın. O da Realtime savaş, o da RPG. Ama 2 tuşla silah/disiplin değiştirip çatır çatır savaşıyorsun. Fallout 3deyse pipboy aç, silah ekranına gel, bombayı tıkla, pipboy kapa. Bombayı at (Vatsta atıcaksan vatsı aç, adamı seç, tıkla, izle). Sonra tekrar pipboy aç, silah ekranı açık bu sefer neyse ki, assault rifle tıkla, pipboy kapa. Hasar mı aldın? Pipboy aç, stat ekranına gel, stimpack tuşuna bas, pipboy kapa. Pipboyu her açma kapama sırasında karakterin kolunu getirmesi ve götürmesini izlemeniz yeterince can sıkıcı değilmiş gibi, bu sırada zamanın donması da ayrı bir komedi. Nasıl real-timemış o anlamadım ki. Oyunun savaşlarının ve ilgili etkileşimlerinini inandırıcılığı maalesef sıfıra iniyor ve bir de can sıkıcı ve zaman alıcı oluyor.

Ha sonra bir de dünya konusunda durumlar var. Mesela Ghoullar nedir öyle arkadaş, bildiğin koşuyorlar zıplıyorlar. Lan eti çürüyor onların, dökülürler be. Bi de President Eden görünüşe bakılırsa gerçekten "iyi" niyetli. Yani yaptığına inanıyor. O zaman niçin alt katta super mutantları araştırıyorlar, niye güçleri deathclawları kullanıyor? Biraz çelişir gibi geldi bana. İronik değil de, çelişir olmuş sanki. Zira bir iki yüzlülük varsa kendini patlatmayı kabul etmesi havada kalıyor.

Sonra skillerin 100 olması bana direk "konsoool" dedirtti. Hani karakter hem silah kullanan hem lockpick yapan hem science hem ot hem bok olabiliyor. THE MÜKEMMEL WANDERER! =rpg ölür. Oyunun sonunda belli NPC/şehirlere neler olduğunu anlatsa güzel olurmuş bi de. Bi de NPC etkileşimi.. Yahu allah aşkına, Fallout 1 ve 2de daha çok seçenek vardı. Tee kaç yılının oyunları. Bi de NPCler sadece combat üstüne. Hani mesela şu kütüphaneye gittim, yanımda Brotherhood of Steel liderinin sağ kolu gibi bir paladin var, kıçıkırık yeni Scribe olmuş hatun bana "burası BoS kontrolünde sktirin gidin" falan yaptı. Yok artık ya. Oyunun sonu mesela. Hani saatler önce Fawkes bana radyoaktif bölgeden GECK çıkarıp getirmiş, "ben yemiyorum abi radyoaktivite" diyerek. Yanımda duruyor Fawkes, biz hatunla hangimiz radyoaktif bölgeye giricez diye konuşuyoruz. Lan fawkes var?! Nası saçma ya.

Küçük bir kaç not. Karakter yaratma kısmı şahaneydi. Retrofütürizm oldukça güzel yansıtılmış. Bir başka not, small/big arms dışında hedef alamıyoruz hiç birşeyi. Hani sledgle bacağını kıriym yok. En azından VATSta. Niye? :S

Genel olarak gördüğümü söylim. Fallout 3 fena bir oyun değil. Genelde action oynayanlara CRPG'ye başlangıç için önerebileceğim bir oyun. Yeni nesil CRPG oyuncularına da önerebilirim. Ama eski Falloutçular ya da genel RPG takipçileri için, oyuna biraz affedici yaklaşmalarını öneririm. Zira böyle bakarsanız oyundan keyif alabilirsiniz, ancak oyuna falloutun devamı diye bakarsanız, nefret edersiniz, zira fallout 3, fallout serisinin "spiritual successor"ı değil.

4 Kasım 2008 Salı

Lan STALKER!!!!

Ohahahahah şu an gülüyorum ama elim ayağım titriyodu 5 sn önce, hatta kolumda hala gerginlik hissi var.
Çıkmışım scientistlerin olduğu yerden, wild bilmemne'ye. tam girdim, o merclerin tuttuğu inşaat mekanına gidiyorum.. blowout. saklandım oradaki trene, gelen mercleri de köşede bekleyip keklik gibi avladım. Sonra inşaata çıktım, oradan şu tünel girişi olan tarafa geçiym dedim (orada bi bloodsucker saldırdı ama allahtan mercler zayıflatmış, 2 mermide indi). Geçtim, sonra oradaki kuleye çıktım, gardaki çatılardan devam ettim, şu radyoaktif binanın yanındaki merdivene tırmanıp borulardan girişe doğru gittim. Borulardan inmeden aşağıdaki bir kaç rat, blind dog, 3 bandit ve bir snorku harcadım. Mermim az, ama temiz diye indim.. Cesetleri yağmalarken oradan bir bloodsucker çıkmasın mı! Taradım taradım öldürdüm, ama savaşırken de gidiş yolumda silahlı bi adama vuran zombi gibi bişi gördüm. Neyse sucker ölünce bi döndüm... 3 tane Islom, bi mercü araya almışlar, tam o sırada merc öldü ve 3ü bana koşmaya başladı. Nasıl panikledim, zaten sucker beklenmedik zamanda saldırmış. Yanlarından koşarak geçerim derken o tünel gibi yerden bi tane daha çıktı!!1 LAAAANNNNNN diyerek yan taraftaki hafif yükseltili yere zıpladım, islom güruhu ilerki rampadan tırmanırken geri atladım, koşa koşa o tünele girdim ve SKYMYHSRHHSDJSHFKJSFHKFJHFJKFH efekti içinde merdivene koştum, hatta merdivenin arkasındaymışım LAAAN NIYE TIRMANMIYO ÜHÜHÜÜHÜHÜHÜHÜ diye kaldım, zira arkadan HACCJJİİİİ SOOODHHHA SOOODHAA diye izlomlar geliyordu, sonra farkedip yukarı tırmandım ama o sırada şöyleyim: "LLAAANNNTIRMAMANNNHÜHÜÜHÜHÜBÜHAHHAHAHAAHHAHAHAHAHAHAHAHH"
delirdim lan. ehuehe. süper oyun ya. alt+tab yaptım bunu yazdım anın heyecanıyla evet. oyuna döniym ben.